Anne-baba ile reşit çocuklar arasında açılması mümkün yardım nafakası davası

YARDIM NAFAKASI:

Reşit olmuş çocukların zaruret halinde anne-babalarından, ya da anne-babaların zaruret halinde çocuklarından isteyebileceği nafaka “ YARDIM NAFAKASI” olarak adlandırılmaktadır.

Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2014/9271 Esas 2015/3016 Karar ve 26.02.2015 günlü ilamında yardım nafakasının hukuki niteliği ve talep koşulları aşağıda şekilde çizilmiştir.

YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ
ESAS: 2014/9271
KARAR: 2015/3016


Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın hukuki yarar yokluğundan reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin anne babasının 2003 yılında boşandığını, boşanma ilamıyla birlikte velayetin annesine verildiğini, aylık 75,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, nafakanın hükmedildiği tarihten bu yana aradan 10 yıl geçtiğini, bu süreçte müvekkilinin reşit olduğunu, üniversite eğitimine başladığını, ihtiyaç ve giderlerinin arttığını, annesinin de çalışmadığını belirterek; aylık 75,00 TL olarak ödenmekte olan iştirak nafakasının aylık 925,00 TL artırılarak 1.000,00 TL’ye yükseltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı cevap dilekçesinde; davacının reşit olduğunu, geçimini temin edebildiğini, davanın maddi durumu iyi olan anneye yöneltilmesi gerektiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.

Mahkemece; “tedbir nafakasının mahkemece karar alınmasına gerek olmadan kendiliğinden ortadan kalkacağı, bu hali ile açılan iş bu dava da ortada devam eden bir tedbir nafakası olmadığı, olmayan bir nafaka ile ilgili olarak bunun artırılmasının istenemeyeceği, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı anlaşılmakla davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş” denilerek hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyize konu uyuşmazlık, davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

Davacı taraf dava dilekçesinde iştirak nafakasının artırılmasını talep etmiştir. Mahkemece talep tedbir nafakası olarak isimlendirilmiştir. 1994 doğumlu davacı, eldeki davanın açıldığı 11.02.2013 tarihi itibariyle reşit olup, iştirak nafakası ergin olmayla kendiliğinden sona erdiğinden eldeki davada talep edilen nafaka, dava dilekçesinin içeriğine göre yardım nafakası mahiyetindedir. Davacı tarafın nafaka türünü yanlış nitelendirmesi talebin esasını değiştirmez.

Kural olarak; anne babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa ana ve baba, durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdür. (TMK m. 328/2)

Diğer taraftan; herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üst soyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. (TMK m.364)

Yardım nafakası; aile bireylerini yoksulluktan kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Ancak kanun koyucu yardım nafakasını, kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.

Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmayacağı gibi, herhangi bir nedenle aile bağlarının zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir.

Hukuk Genel Kurulu’nun 07.06.1998 gün, 1998/656-688 sayılı ilamında; yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme, çok sıkıntılı bir durumu ve zorlu ekonomik şartları ifade eder.

Bu bağlamda; eğitimine devam eden reşit birey, kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise anne babadan öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir.

Mahkemece yardım nafaka miktarı tayin edilirken; davacının ihtiyaçları ve davalının geliri birlikte göz önünde bulundurulmalı, TMK’nın 4.maddesinde düzenlenmiş olan hakkaniyet ilkesi de nazara alınmalıdır.

Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; üniversite eğitimine devam eden reşit davacının, davalı babasından ve dava dışı annesinden öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteme hakkı bulunmaktadır.

Hal böyle olunca mahkemece, davacının talebi yardım nafakası olarak nitelendirilip, bu yönde inceleme ve araştırma yaparak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Yararlı olması umuduyla…

Antalya 20.11.2015

Avukat Emin Alkan

Diğer makaleler…